CHP, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), laiklikle ilgili ifadeleri nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, bazı milletvekilleri ve partililer, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunmak için Ankara Adliyesi önünde bir araya geldi. Özçağdaş burada yaptığı açıklamada, Bakan Yusuf Tekin’in, “TBMM Genel Kurulunda yaptığı yemine aykırı olarak gerçek dışı söz ve değerlendirmeleriyle halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ederek görevi kötüye kullanma suçunu” işlediğini savundu.
Tekin’in, AK Parti Batman Merkez İlçe 8. Olağan Kongresinde yaptığı konuşmasındaki, Cumhuriyet ve laiklikle ilgili sözlerinin kabul edilemeyeceğini belirten Özçağdaş şöyle devam etti: “Yusuf Tekin artık bir beka sorunu haline gelmiştir. Anayasamızda da yer alan laiklik, ülkemizin ve partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün altı temel ilkelerinden biridir. Laiklik en kısa ve geniş anlamıyla devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla, mantığa ve bilime dayandırılması olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte laiklik, vatandaşların din ve vicdan hürriyetine sahip olmayı, inançları doğrultusunda diledikleri ibadetleri yapmayı, kanunlara aykırı olmamak kaydıyla hiçbir ibadetin ya da dini törenin sorgulanmaması ve engellenmemesini düzenleyen bir ilke olarak karşımızda durmaktadır.
Yusuf Tekin’in Anayasa’nın 81. maddesinde yer alan metni okuyarak “demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına” dair ant içtiğini kaydeden Özçağdaş, Bakan Tekin’in içtiği anda bağlı kalmayarak, laiklik ilkesini yalan ve çarpıtma ifadelerle hedef haline getirdiğini iddia etti.
BAKAN TEKİN’İN AÇIKLAMALARI
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Batman’da AK Parti Merkez İlçe kongresinde laiklik üzerinden CHP’yi eleştirmiş ve şunları söylemişti: “Beni eleştiriyorlar. Bana diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Ben de diyorum ki size ters olabilir ama Batman’da, Erzurum’da vatandaşların değerlerine ters değil. Bir terslik varsa sizin laiklikten anladığınız şey de vatandaşın anladığı şey arasında terslik var. Sizin anladığınız laik şu; 1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşı Kur’an’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu. Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey de benim anladığım şey aynı değil. Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inanansın dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum. Sen neyi anlıyorsun? Sen Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun. O zaman ikimizin laiklik anlayışı arasında kuşkusuz fark var. Ben evrensel laiklikten yanayım, sen Türkiye’ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun. Bu olmaz. Senin laiklikten anladığın şey şu; üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyen çocuğu ikna odalarına alıp ikna etmeye çalışmak, bunu laiklik gereğiyle yaptınız. Bunu yaparken de kendinizi laiklikle savundunuz. Peki senin savunduğun laiklikle, benim anladığım laiklik bir mi? Bir değil.”