Aydınlık manşet yaptı: “ABD iç savaşa gidiyor”
12 mins read

Aydınlık manşet yaptı: “ABD iç savaşa gidiyor”

Aydınlık gazetesinin manşetinde yer alan haber şöyle:

“ABD Başkan Adayı Donald Trump pazar sabahı New Jersey’deki Bedminster golf kulübünde görüntü verdi. Trump destekçilerine el sallarken görülüyordu.

Ülkenin dört bir yanında Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, 6 Ocak 2021’de ABD Kongre Binası’na yapılan saldırıdan sonraki günlerde olduğu gibi, Amerikan demokrasisinin yeniden bir gerilim, öfke ve zehir kazanı gibi kaynadığına dair korkuları tazeleyen, ülkeyi sarsan son siyasi şiddet patlamasıyla sarsılıyor. Bu ortamda ABD’li uzmanlar ilerleyen süreçte toplumsal olayların yaşanacağını göz ardı etmiyor. Financial Times’ta (FT) yayınlanan bir makalede olayla ilgili şu başlık atıldı:

“Politik olarak bulunduğumuz yer burası: Trump’ın vurulması ABD’yi uçurumun kenarına getirdi”

‘ŞİDDET DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDEN DAHA FAZLA OLUYOR’

FT’ye konuşan Princeton Üniversitesi’nden siyasi tarih profesörü Julian Zelizer, suikast girişiminin “insanların zihninde kaçınılmaz olarak sadece tetikçiyle ve hatta adayla değil, daha geniş bir kültürle bağlantılı olacağını” söyledi. “Şiddet düşündüğümüzden daha fazla gerçekleşiyor.” diyen Zelizet, “Bu, siyasi olarak bulunduğumuz noktanın tehlikeli bir parçası. Bunlar şiddetin inanılmaz derecede tehlikeli hale geldiği doruk anlardır ve herkese bunun ne kadar kötüye gidebileceğini hatırlatmalıdır.” uyarısında bulundu.

GİZLİ SERVİSE ÖFKE ARTIYOR

Suikast girişimini yapan tetikçinin Trump’a ateş etmek için kullandığı çatı katının güvenliğini sağlayamadığı için Gizli Servis’e karşı öfkenin arttığı belirtiliyor. Aralarında olası başkan yardımcısı adaylarından Ohio Senatörü JD Vance’in de bulunduğu Trump’a yakın bazı Cumhuriyetçiler, Trump’ı Amerikan demokrasisi için bir tehdit olarak ilan ederek saldırıyı kışkırttığı gerekçesiyle Biden’ı suçladı.

Hatta Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Mike Collins sosyal medyada Biden’ın “emirleri gönderdiğini” yazdı. FT’de çıkan makalede Trump’ın kanlar içinde verdiği görüntünün, bu yılın başlarında New York’ta aldığı mahkumiyet kararı da dahil olmak üzere bir dizi yasal sorunun ardından Başkan adayının siyasi geri dönüşünün “totemik, hatta mesihvari “bir sembolü haline geldiği belirtildi.

‘GERİLİMİ AZALTMALIYIZ’

ABD Başkanı Joe Biden, Pennsylvania’da Trump’a yapılan suikast girişimi nedeniyle Beyaz Saray’dan ulusa seslendi. “ABD tarihi boyunca daha önce gidilen bu yola girmemeliyiz” diyerek, başkanlara yapılan suikastlara atıfta bulunan Biden, her iki partiden siyasilerin hedef alınması ile şiddetin bir çözüm olamayacağını söyledi. “Bu şiddetin normalleştirilmesine izin veremeyiz. Bu ülkedeki siyasi sicil çok kızıştı. Artık bunu soğutmanın zamanı geldi.” dedi.

Delaware’den Demokrat senatör Chris Coons NBC’ye yaptığı açıklamada da “Söylemi ve tonu azaltmamız gerekiyor. İnsanları bugün telefonlarını kapatmaya, sosyal medyadan uzaklaşmaya, ailenizle biraz zaman geçirmeye ve bir ulus olarak kim olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi düşünmeye çağırıyorum.” ifadelerini kullandı.

‘İÇ SAVAŞA RAMAK VAR’

The Conservation sitesine konuşan Güvenlik Çalışmaları Direktörü ve Kriminoloji ve Adalet Çalışmaları Profesörü Arie Perliger, suikast girişiminin ardından “Düşündüğüm ilk şey potansiyel bir iç savaşa ramak kalmış olduğuydu.” ifadelerini kullandı.

“Eğer gerçekten de Donald Trump bugün ölümcül yaralar almış olsaydı, şu ana kadar tanık olduğumuz şiddet olaylarının önümüzdeki birkaç ay içinde yaşanacakların yanında hiç kalacağını düşünüyorum.” yorumunu yapan uzman, “Bu suikast girişimi, en azından bu erken aşamada, birçok Trump destekçisi ve aşırı sağdaki birçok kişi arasında gayrimeşrulaştırıldıkları, savunmada oldukları ve temelde siyasi süreçte rekabet etmelerini ve Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesini engelleme çabaları olduğu yönündeki güçlü duyguyu doğrulayabilir. Gördüğümüz şey, aşırı sağdaki pek çok kişi için, son birkaç aydır zaten inşa ettikleri ve yaydıkları bir anlatıya çok iyi uyuyor.” değerlendirmesinde bulundu.

‘ABD’DE KUTUPLAŞMA ARTTI’

Perliger 2008’den bu yana ABD’de siyasi gerginliğin yükseldiğini belirtti. Perliger şu ifadeleri kullandı: “Farklı partiler, farklı hareketler bazı konularda birlikte çalışmaya istekli değillerse demokrasi işleyemez. Demokrasi, birden fazla grup müzakere yoluyla bir tür uzlaşmaya varmaya, işbirliği yapmaya ve birlikte çalışmaya istekli olduğunda işler. Son 17 yılda, temelde 2008’den ve Çay Partisi hareketinin yükselişinden bu yana gördüğümüz şey, ABD’de kutuplaşmanın arttığıdır. Ve bu kutuplaşmanın en kötü yanı, Amerikan siyasi sisteminin, diğer tarafla işbirliği yapmak isteyen politikacıları ve politika yapıcıları dışarıda bırakmamız anlamında işlevsiz hale gelmesidir. Bu birincisi.

İkincisi, insanlar diğer tarafla işbirliği yapmaya istekli olan liderleri itibarsızlaştırıyor, dolayısıyla onları kendi değerlerine ve siyasi partilerine ihanet eden bireyler olarak sunuyor. Üçüncü kısım ise insanların siyasi rakiplerini gayrimeşrulaştırmasıdır.

Siyasi bir anlaşmazlığı, ulusun karşı karşıya olduğu konusunda hemfikir oldukları zorlukları ele almak için birlikte çalışmaya yer olmayan bir savaşa dönüştürüyorlar. Bu üç dinamiği birleştirdiğinizde, temelde her iki tarafın da bunun sıfır toplamlı bir oyun olduğuna, ülkenin sonu olduğuna ikna olduğu işlevsiz bir sistem yaratırsınız. Eğer diğer taraf kazanırsa bu demokrasinin sonu olur. Eğer her iki taraf da insanlara seçimi kaybetmenin dünyanın sonu olduğunu tekrar tekrar telkin ediyorsa, o zaman insanların eninde sonunda kanunları ellerine almaya ve şiddete başvurmaya istekli olmaları sürpriz olmaz.”

DEMOKRATLAR DAHA FAZLA ŞİDDETTEN YANA

Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Robert Pape de Kongre baskınından bu yana siyasette şiddettin artığını söyledi. Pape, Chicago Güvenlik ve Tehditler Projesi’nin yaptığı ankette çıkan sonuçları şöyle değerlendirdi:

“En başından itibaren ana akımda siyasi şiddete önemli miktarda destek olduğunu gördük. Amerikalı yetişkinlerin yaklaşık yüzde 6,9’u 12,5 milyon Donald Trump’ı başkanlığa getirmek için siyasi şiddeti desteklediğini gördük. Bu üç yıllık süre zarfında bu oran inişli çıkışlı bir seyir izledi. Ve şimdi Amerikalı yetişkinlerin 10’unun 26 milyon Donald Trump’ın başkan olmasını engellemek için güç kullanılmasını desteklediğini görüyoruz.”

CIA ANALİSTİ ULUSAL KANAL’A KONUŞTU:

GİZLİ SERVİS KOMPLONUN PARÇASI OLABİLİR

Ulusal Kanal Dış Haberler Servisi Şefi Kıvanç Özdal’ın sorularını yanıtlayan Eski CIA analisti Larry C. Johnson ABD Başkan Adayı Donald Trump’a yönelik suikast girişimini değerlendirdi.

Olayda Gizli Servis’in hatasının olduğunu vurgulayan Jonhson şu ifadeleri kullandı:

“Sadece iki olası açıklama var. Ya büyük bir beceriksizlik ki bu ihtimal dışı değil, ya da bir şekilde bu işin içinde olmaları, bunu kolaylaştırmaları, bunun bir komplonun parçası olması. Beceriksizlik dememin nedeni, Gizli Servis’in bu tür etkinliklerden önce tam bir güvenlik değerlendirmesi yapması, yani sadece etkinliğin yapılacağı mekanı değil, aynı zamanda çevresini de dolaşması gerekiyor. Ve olası bir keskin nişancı mevzisi olarak kullanılabilecek herhangi bir yeri tespit ettiğinizden emin olursunuz. Ve bunları belirledikten sonra, güvenlik altına alırsınız. Oraya birini koyarsınız. Bunu yapmadılar. Dışarıdaki insanlar silahlı adamın hareket ettiğini tespit ettiklerinde ve polis, orada bulunan polis, gizli servisin bir parçası olmak zorunda değildi, bu yüzden onlar da yanıt vermekte biraz yavaş kaldılar. Yani bu oldu. Trump çok ama çok şanslı. Bazıları bunu ilahi bir müdahale olarak nitelendirebilir, çünkü her halükarda ölmüş olması gerekirdi.”

‘GEÇ KALDILAR’

Johnson, Gizli Servis’in bu tarz etkinliklerde hem yerel kolluk kuvvetlerine yetki veya sorumluluklarını devrettiklerini hem de sahnede yaşananlar açısından işbirliği içinde olmaları gerektiğini belirtti. Ateş açılmaya başlar başlamaz Gizli Servis yapması gerekeni yaptığını söyleyen Johnson, “Trump’ın etrafını sararak onu korumaya çalıştılar. O noktada biraz geç kaldılar. Trump’ın arkasındaki çatıya yerleştirilen karşı keskin nişancı ekibinin ortaya çıkan videosu çok ama çok garip, çünkü görünüşe göre ateş edeni vuranlar onlardı. Ancak onların mekanın dışındaki o bölgeyi arıyor olmaları gerekiyordu ve adamı görüp ateş etmeye fırsat bulamadan vurmaları gerekirdi ama yapmadılar. Dolayısıyla bu soruşturmada cevaplanması gereken pek çok soru var. Bunun organize bir komplo olduğunu ve 20 yaşındaki bu çocuğun bu işi yapmakla görevlendirildiğini göz ardı edemem.” değerlendirmesinde bulundu.

‘BEKLENEN BİR DURUMDU’

Birkaç ay önce böyle bir durumun yaşanabileceğinden bahseden Johnson, “Demokratlar Trump’ı şeytanlaştırıyor. Onu demokrasi için varoluşsal bir tehdit olarak tanımlıyorlar ve bu ülkeyi tehdit ettiğini söylüyorlar. Demokratlar onu bu şekilde tanımlıyor.” dedi.

Jonhson şöyle konuştu: “Doğal olarak, bunu dinleyen herhangi bir Demokrat, tek bir seçenek olduğunu varsaymak zorunda kalacaktır. Onu öldürmek zorundasınız. Ve kesinlikle denediler ama bence gizli servis işini düzgün yapsaydı böyle bir şey olmazdı. Demokratların siyasi retoriği kesinlikle bunu mümkün kılan atmosferi yarattı. Ancak Trump gibi herhangi bir kişi söz konusu olduğunda, her zaman güdüleri olan insanlar vardır. Sorulması gereken soru şu: Bu kişinin bağlantıları neydi? Kimlerle bağlantısı var? Yetenekli bir nişancı olmadığı açıktı ama temel atış becerilerine sahipti. Ancak Washington’daki bu olayda kullandığı tüfek, bir AR platformu, M-4 gibi, muhtemelen 22 kalibre veya yarı otomatik bir tüfek olabilir, ancak bu tür tüfekler birden fazla atış yapmak ve 150 metreden çok küçük bir hedefi vurmaya çalışmak için asla iyi değildir. İnsanlar der ki, ah, bu kısa bir mesafe. Affedersiniz ama hiç dışarı çıkıp 150 metreden 10 inçlik bir hedefe ateş etmemişlerdir. Bunun ne anlama geldiğini anlamıyorlar.”

Demokratlar içinde Trump’ın ölmesini isteyenlerin olduğunu da belirten Johnson, “Bence CIA, Savunma Bakanlığı ve FBI içinde Trump’a karşı düşmanlık besleyen ve onu siyasi olarak yok etmeye çalışan unsurlar var. Bunun onu fiziksel olarak yok etme isteğine dönüşüp dönüşmeyeceği ayrı bir soru. Ancak Donald Trump’a karşı yöneltilen söylemin gerçekten emsali yok. Ve bence bu, bunun doruk noktasıydı.” değerlendirmesinde bulundu.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir