Dr. D. Eray Güçlüer, Karadeniz’deki güç mücadelesinde İngiltere’nin keşif ve istihbarat operasyonlarının hem NATO hem de Rusya cephesi açısından çatışmaları hangi boyutlara taşıyabileceğini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Rusya-Ukrayna savaşında yeni bir aşamaya girildi. Rusya’nın Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesinden sonra, Batılı güçlerin desteğiyle Ukrayna tahılının ihracı için yeni koridor arayışları devam ediyor.
İngiltere, Karadeniz’de Rusya’yı denklem dışında bırakarak Ukrayna tahılının dünya piyasalarına gönderilebilmesi için askeri gücüyle aktif şekilde devreye girmiş durumda. Karadeniz’deki güç mücadelesinde İngiltere özelinde NATO da daha güçlü şekilde savaşa dahil oldu. İngiliz Hava Kuvvetlerinin Karadeniz’de Rusya’yı caydırabilmek amacıyla keşif, istihbarat ve gözetleme operasyonları icra etmesi aslında Rusya’ya karşı açık bir meydan okumadır.
Tahıl Koridoru meselesi
Rusya’nın tahıl koridorundan çekilmesinden sonra Ukrayna, Karadeniz’de içinde Rusya’nın yer almadığı bir koridor kurulması için Türkiye’ye teklifte bulunmuştu. Ancak Türkiye bunu kabul etmedi. Çünkü Türkiye savaşın tarafı olmak istemiyor. Bundan sonra yaşanan gelişmeler Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) ve diğer Batılı ülkeleri, değeri yaklaşık 10 milyar dolar olan 33 milyon ton Ukrayna tahılının ihracı için Karadeniz’de daha fazla inisiyatif almaya zorladı. Ukrayna tahılı maddi değerinden ziyade özellikle müteakip dönemde yaşanabilecek olası gıda krizlerine karşı Avrupa’nın kendini güvence altına alabilmesi için son derece önemli. Bu nedenle önümüzdeki süreçte İngiltere’nin yanında diğer Avrupa ülkelerinin de Rusya’ya karşı hava kuvvetleri ile Karadeniz’de pozisyon alması olası görünüyor. Yani sular daha da ısınacak. Yakın geçmişte Kerç köprüsüne yapılan saldırılar, Rusya limanlarında gemilerin vurulması, Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattına sabotaj yapılması gibi asimetrik operasyonların arkasında İngiltere’nin olduğu yönünde kanaatler mevcut. Bu nedenle süreçte İngiltere’nin ayrı bir önemi olduğunu da bilmek gerekir. Yani İngiltere, Ukrayna savaşında adeta NATO’nun ve Avrupa’nın koçbaşı gibi bir pozisyona sahip. Önümüzdeki süreçte Ukrayna tahılı bahane edilerek, Rusya’yı Karadeniz’de daha fazla sıkıştırabilmek amacıyla hibrit saldırıların artış göstermesi beklenebilir. Bu durum hem bölgesel hem de daha başka alanlardaki yeni çatışmaları tetikleyebilir.
Rusya cephesi
Rusya açısından durum zorlaşıyor. İngiltere aynı zamanda bir NATO üyesi ülke olduğu için Rusya doğrudan İngiliz Hava Kuvvetleri ile sıcak bir çatışmaya girmekten kaçınıyor. Aslında İngiltere de doğrudan Rus Hava Kuvvetleri ile sıcak bir çatışmayı şu an tercih etmeyecektir. Bununla birlikte bölgede İngiliz hava kuvvetlerinin varlığı psikolojik bir etki yaratıyor. Bu sıcak ortamda ise silahların ne zaman patlayacağını öngörmek kolay değil.
Türkiye cephesi
Olayın Türkiye açısından da önem arz ettiğini söyleyebiliriz. Karadeniz’de 173 bin kilometrekarelik en büyük kıta sahanlığına sahip olan Türkiye, hem kendi kıta sahanlığını korumak, özellikle Karadeniz doğalgazının emniyetini sağlamak amacıyla hem de olası provokasyonlara karşı Karadeniz’de son derece dikkatli davranıyor. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi bir oldu bitti ile Ukrayna savaşının içine çekilmek istemiyor. Geçmişten farklı olarak bugün Türkiye’nin milli gücü mevcut savaşların içine çekilmesini önleyebilecek kapasitede. Bundan sonra da Türkiye aktif tarafsızlık politikasıyla olası çatışmaların dışında kalmayı tercih edecektir.
Rusya ne yapacak?
Bundan sonra Rusya’nın ne yapacağı sorusu sürecin geleceği açısından son derece önemli. Rusya, savaşın artık sadece Ukrayna ile olmadığını, ABD ve Batılı güçlerin niyetinin askeri olmaktan çok siyasi hedefleri içerdiğini anlamış durumda. Dolayısıyla savaş ve çatışmalar uzun süreli olacak gibi görünüyor. Rusya, uzun süreli yıpratma savaşını devam ettirmek niyetinde değil, fakat şu an angaje olduğu durumdan kolaylıkla çıkabilmesi de mümkün değil. Bu nedenle Rusya’nın iki hal tarzı olduğunu söylemek mümkün. Öncelikle Rusya uzun süreli bir savaşa hazırlanıyor ve bu kapsamda çatışmaları Ukrayna’nın kuzeyine doğru yaymak, Afrika’ya taşımak, Sırbistan üzerinden Avrupa içlerinde yeni çatışma alanları oluşturmak şeklinde bir stratejiyi hayata geçirmek istiyor. Rusya, diğer taraftan Çin, Kuzey Kore, Belarus ve İran gibi paydaşlarıyla daha fazla işbirliği yaparak bir ittifak içerisinde hareket etmek istiyor. Bunun yanı sıra Moskova, nükleer silah kapasitesiyle ve de gıda ve enerji kartlarıyla da ABD ve Batılı ülkelere karşı caydırıcılık sağlamak niyetinde.
Ancak Batılı ülkelerin ve ABD’nin Rusya’nın bu adımlarına karşı hazırlıklı olduğu söylenebilir. Şu ana kadar Putin’in yaptığı hamleler, özellikle enerji ve gıda kısıtlamaları Avrupa’da Rusya’nın beklediği etkileri oluşturamadı. Dolayısıyla uzun sürmesi öngörülen bu çatışma süreci, Doğu ittifakını yani Çin, Rusya ve paydaşlarını daha güçlü bir ittifak sistemi içerisinde ABD ve Batı ile topyekün bir mücadeleye itecek gibi görünüyor. Sonuçta böyle bir topyekün mücadelenin adını herkes tahmin etse de şimdilik kimse söyleyemiyor. Ben söyleyeyim: Üçüncü Dünya Savaşı.
[Dr. Eray Güçlüer, Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Uzmanıdır.]
Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.